Lise yıllarım olan seksenler de ki grupların tadı başkaydı. Popüler
kültür etkisiyle kısa ömürlü tüketilen şarkılar yapılmazdı. Şarkılar
ağızlara sakız olup akabinde unutulmazlar uzun yıllar her çalındığında
aynı keyfi yaşatırlardı. Uzun zaman seksenlerin müziklerini dinlemedim
nedeni yok aslında belki de yaşlar ilerledikçe türler ve tarzlar
değişiyor normal olarak. Ama eskiden dinlediklerimi hiç bırakmasam da
güncel olarak yeni çıkan grupları da takip etmedim edemedim çok fazla.
Diğer taraftan Metallica’yı takibim hiç bitmedi ama son dönem
çalışmaları da pek memnun etmedi ta ki 2016 yılı albümü ”Hardwired … To
Self-Destruct” çıkana kadar . Fakat son dönemler de yine eski
dinlediğim şarkılar ve gruplar çok daha keyif veriyor . 1984 yılı
hazırlık sınıfındayım. Hepimiz birbirimizin davranış ve hareketlerinden
etkileniyoruz doğal olarak. Sınıf arkadaşım ‘’ Big in Japan ‘’ diye bir
şarkı çıktığını söyledi ve bu şarkıyı bir şekilde dinledim. Artık
hayatımda ki müzik olgusu o günden sonra sonu gelmeyen bir tutkuya
dönüşmüştü. Evet üzerinden otuz sene geçmiş neredeyse.
Bu müzikal durumları daha ciddi takip olayım ise ortaokul hazırlık
sınıfında iki arka sırada oturan arkadaşım sayesinde olmuştur. Kendisi
çok sıkı bir Heavy Metal ve Hard Rock dinleyicisiydi. Tabi ki abisinden
dolayı gelen bir ilgi ve meraktı onada geçen çünkü abisinin bir rock
grubu vardı ki o yıllarda önemli bir olaydı rock müzik grubunun üyesi
olmak. Bir yandanda seksenlerde Ankara da rock müzik sevdası büyümeye ve
gelişmeye başlıyordu. Yurtdışından plaklar getirtiyordu arkdaşımın
abisi ve onun sayesinde Metallica,Twisted Sister, Scorpions ile
tanıştım.
Harçlıklarımızdan biriktirdiklerimiz ile Almanların
meşhur Bravo dergisini alır oldum . İngilizce öğrenim gören bizlerin
Almanca dergi alması da ayrı bir garip durumdur. Bravo’da sınırlı sayıda
Heavy Metal gruplarının haberi fotoğraf ve posterleri çıkardı. Daha
sonra Metal Hammer ve Kerang dergilerini öğrendik. İstanbul’a geldiğim
zamanlarda Bahariye’de bir pasajın altındaki eski dergiler satan
dergicide eski sayıların peşine düşerdim. Daha ucuz olması itibariyle
elimdeki paramı o dergilere yatırdım zevkle. Sömestre tatillerinde
İstanbul’a geldiğimde hazine arar gibi bu pasaja gittim yıllarca. Hey
dergisini de takip ettim bir taraftan da, daha sonraları Blue Jean
dergisiyayına başladı. İlk çıktığı sayısını çok net hatırlarım.
1985 yazında ‘’Live Aid’’konseri olmuştu. Dergilerde gördüğüm
grupları televizyon da seyredince adeta büyülenmiştim . TRT seksenler de
yılbaşı geceleri saat oniki de dansöz ile şenlendirirken gecenin en
sonunda epey geç saatlerde müzik programı verirdi . Bir
yılbaşı Europe grubunu ‘’Final Countdown’’ şarkısının canlı
performansını dinlemiştim ki en güzel yılbaşı hediyesiydi o sene benim
için. Ne büyük keyif almıştım.
Oldum olası uzun saç çok severim ve adamların tarzıları çok hoşuma
giderdi. TRT2 de ise Duran Duran konserini yayınladılar. Günlerce
sınıfta birbirimize anlattık o konseri. Birde Duran Duran’nin kaza
geçirdiği ve John Taylor’ın öldüğüne dair söylentiler dolaşmıştı o
günlerde ki sınıftaki kızlar nasıl ağlamıştı.
İlerleyen sınıflarda grup kurma hevesine girdik ve bir Rock
grubumuz oldu. Adı Anti-Silence’dı. Müzik derslerinde piyano başında
bestelerimizi çalardık. Daha sonra okul konserleri, yarışmalar ve
mezuniyet gecesi performansları olarak devam etti müzikal hareketler.
Boş derslerde sıra kapaklarına vurarak şarkı söylerdik. En iyi davul
sesi kürsüden çıkardı. Tam bateri sesi tadında. Favori
şarkımız Queen’den ‘’ I want it all ‘’.
Yıllar geçip gitti ve müziğe olan sevgim ve ilgim hiç değişmedi bundan sonra da nasıl geçsin ki ?